|
|
|
BENİM ŞEHRİM "MİDYAT
Nice insanlığa beşiklik etmiş,
Nice Medeniyetler görmüş,
Adını tarihe gömmüş,
Güzel şehrim MİDYAT.
Taşına bakınca içinden,
Bir ses geliyor sanki,
Oysaki taş sesi değil,
Güzel MİDYATımın sesi
Sessizlik.Yemini
Matiate(Midyat)
Midyat, inancın umuda sevginin kardeşliğe dönüştüğü şehir.
Güneşin en güzel doğduğu ve inancın sevgiye dönüştüğü tek yer.
İnsan elinin yapabileceği , sevgi kardeşlikle oluşturduğu en güzel yapıların adresi, Midyat.
Her süslemede yeni bir umut ve nice mutluluk diliyor sanki tarihi evler.
Güneşin o sonsuz ışığıyla birleşen taş süslemeleri "barış" ve "sevgi" haykırıyor her dilden.
Yüksek ve nakışlı evler sarıyor Midyat'ın dar sokaklarını ve ezanlar okunuyor, çanlar çalıyor;
İkisi de tek birşey haykırıyor "sevgi ve barış".
Camilerin ve kiliselerin gölgeleri birbirleriyle buluşuyor,sevgi kardeşliğin mekanı Midyatta.
Sonsuz rahmet ve sevgiyle uğurluyor ziyaretçilerini bu tarihi evler ve tanık oluyorlar
Kardeşliğin ve barışın bozulmadığı tek biryer olduğuna. orası Midyat ve herzaman tek kalacaktır....
İlçemiz Midyat, "Turabdin" diye adlandırılan bölgenin merkezi konumundadır. İlçemizin ismi ve ilk kuruluşu konusunda, değişik görüşler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre, İlçenin adı bir çok değişimlerden sonra Farsça, Arapça ve Süryanice karışımından meydana gelmiş “AYNA” anlamına gelmektedir. Başka bir rivayete göre de Midyat, Mağaralar Kenti anlamına gelen “ MATİATE” kelimesinden ismini almıştır. Bu görüşü ileri sürenler, “MATİATE” isminin Asur yazıtlarında M.Ö. 9.Yüzyılda geçtiğini ifade etmektedirler. Bu görüşe paralel olarak Midyat’ta ilk yerleşim yerinin mağaralar olduğunu gösteren “Eleth” mevkiinin (Midyat’a 3 Km. uzaklıkta ve Acırlı Beldesi yakınında bulunan Ziyaret-Mesire Yeri) Romalılar döneminden günümüze kadar geldiği söylenmektedir. 1973 Mardin İl yıllığında İlçenin tarihçesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Orta Asya’dan göçüp Anadolu’ya gelen Eti Türkleri, Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat Nehirleri arasında yer alan ve verimli topraklara sahip olan bölgeye yerleşmişlerdir. (M.Ö. 2000 yıllarında) Bölgeden geçişleri sırasında Midyat’ı büyük bir mağara şehri halinde kurup, hayvanlarını da burada barındırmışlardır. Midyat'ın altındaki mağaralar o devirlerde barınak olarak kullanılmışlardır. Bu mağaraların birbirleri ile bağlantıları vardır. Daha sonraları bu bölgeye Orta Asya Türklerinin öncü göçebeleri olan Komuk Türkleri gelip yerleşir. Bölgeye gelip yerleşen Komuklar, asırlarca Asurilerle savaşmışlardır. Bu dönemlerde Asurilerin birkaç defa bölgeyi ele geçirdiği görülmektedir. Ancak bu istilaları pek uzun sürmez ve her defasında çekilmek zorunda kalmışlardır. Nitekim Asur Hükümdarı Tıglatninip zamanında Komuklar, tamamen duruma hakim olmuşlardır. M.Ö. 500-100 yılları arasında bölge, değişik kavimlerin istilasına uğramıştır. Makedonyalılar, Persler, Romalılar bu bölgede hüküm sürmüşlerdir. Midyat’ ın asıl meskun hale gelişi veya bölge olarak kuruluşu Selefkuslar devrine rastlamaktadır (M.Ö.180 Yılları). M.S. 5. yy kadar Hıristiyanlık bölgeye hakim olmuştur. VI. asırdan sonra, İslamiyet’ in yayılışı ile birlikte Arap akınları başlamış ve VII. yüzyılda Halit B. Velid orduları bölgeyi fethetmişlerdir. Abbasiler döneminde bölgede imar ve kalkınma hareketleri görülmüştür. Midyat köylerinin ekserisi Harun El Reşit döneminde kurulmuştur. Harun El Reşit’in oğlu Memun’un Türk-Arap karışımı olarak kurduğu büyük bir ordu Cizre-Mardin eski patika yolu boyunca yüz karakola yerleştirilmiştir. Mahalmiler böyle doğmuşlardır. Midyat ve çevresindeki köylere verilen “MAHALMİ” adı buradan gelmektedir. Mahalmi; yüz mahalle, yüz yer, yüz ordugah anlamına gelir ve bugün de Cizre’den Mardin’e kadar eski patika yolu, özellikle eski Bağdat yolu üzerindeki ( bu kervan yolu üzerindeki) bu köyler, Türkçe, Süryanice ve ağırlıklı olarak Arapça karışımı Mahalmice diye tabir edilen bir dili konuşur. Mahalmice konuşan bu köylerimizin sakinleri konusunda başka görüşler de vardır. Bir görüşe göre bunlar, Necef Çölünde yaşayan cengaver ve savaşçı Benihilal kabilelerinden. Büyük bir kısmının Orta Asyalı Türklerden olduğu da rivayet edilir. Cizre ile Mardin arasında Midyat bölgesinde yerleştirmekle Bizans’a karşı hem savunma hem de futuhat politikası takip etmiş olan Memun, Midyat Camii’ni ve Derizbin (Acırlı) Camii’ni inşa ettirmiştir. Prof. H. Hollerweger’ e göre, Mardin’in doğusuna ve Midyat’ın batısına düşen Mhalmoye’nin bir çok büyük köyü, Turabdin tarihçesine göre Selçuklu yöneticilerinin gazabından çekilerek 1209 yılından önce Hıristiyanlıktan İslamiyet’e geçmişlerdir. Baskıdan ya da halk ile süryani ortodoks patriği arasında çıkan anlaşmazlık nedeni ile din değiştirdiğini ve bunun da XVI. yüzyılın son çeyreğinde (1583) gerçekleştiği iddia etmektedir. Bilge, bu iddiasını Yusuf Beğtaş'ın "Mahalmoye" adlı makalesine dayandırıyor. 11. yüzyılda Artuk Devleti genişleyerek, batıda Halep, doğuda Musul ve Bitlis, Kuzeyde Harput (Elazığ), güneyde Darzuru içine alır.İşte Midyat da, bu dönemde Mardin, Hasankeyf ve Musul eyaletleri arasında irtibat vazifesi gören bir bölge olarak en parlak devirlerinden birini yaşamıştır. Bu tarihte bölgenin merkezi Derizbin ( Acırlı ) köyüdür. Derizbin beyleri Artukoğullarına bağlı yarı müstakil bir beylik olarak hüküm sürüyorlardı. Mervaniler ve Eyyübiler’den sonra Midyat 1535 yılında Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmiştir. 1838 yılında Diyarbakır Valisi Ali Paşa tarafından ziyaret edilen Midyat’ta, bir redif taburu teşkil edilir. 1810 yılında ilçe olan Midyat, 1915’te Cevat Paşa tarafından imar görülmüştür. Askeri Kışla, Cevat Paşa Camii ve Ulu Camii bu dönemde inşa edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|